Pages

Subscribe:

7.09.2012

Gençlik iksirinin formülü


Herkes genç kalmanın formülü olsun ister. “Sağlık ve güzellik konularında E=mc2 gibi bir sonuç elde edemezsiniz ama yaklaşırsınız. Buna da içinizdeki çocuğu öldürmeyerek başlayabilirsiniz” diyen Dermatolog Dr. Yasemin Fatih Amato, genç kalmak için bazı önerilerde bulundu.
“Gençlik iksiri formülü nedir?” diye düşünürsek bunun cevabı; spor, düzenli ve sağlıklı beslenmedir. Özellikle spor sırasında mutluluk hormonu salınımı artar. Bazı araştırmalarda ise çikolata yenirken salgılanan hormon ile spor yapılırken ortaya çıkan hormonun aynı olduğu görülmüştür.
Spor yaptıktan sonra iyi bir uyku çekmenin de yaşlanmayı geciktirdiği görülmektedir. Düzenli bir uyku için erken kalkmak, gün içinde durmadan hareketli bir yaşam sürdürmek ve en önemlisi gece belli bir saatten sonra elektronik aletlerden uzak durmak gerekir.
Ayrıca içinizdeki çocuk, bol bol gülüp, hemen affetmeyi bilmeli. Yani sağlıklı kalabilmek için affetmeyi öğrenmeliyiz.
Genç kalmak için beslenmedeki püf noktalar
- Günlük 4- 5 porsiyon civarında meyve ve sebze tüketmeye çalışın. Taze tüketmenizi öneririz.
GENÇ VE SAĞLIKLI KALMAK İSTİYORSANIZ SEBZE TABAĞINDAN OLUŞAN BU TARİF TAM SİZE GÖRE!
- Yemeklerinizdeki yağ miktarını düşürün, bir avucu geçmeyecek şekilde badem, ceviz ve fındık tüketebilirsiniz.
- Günde 2-3 litre su tüketmeye çalışın.
- Haftanın 3 günü balık yemeye gayret edin.
- Tahıl ürünlerinin doğala en yakın olanını tüketin, rafine gıdalardan uzak durun.
Genç kalabilmenin sırrı bu organlara iyi bakmaktan geçiyor:
Kalp: Aşk ile seks gençliğin iksiridir. Sağlıklı beslenmenin dışında düzenli bir cinsel hayat kalp sağlınız için gereklidir. Aynı şekilde günde 1 kadeh içilen kırmızı şarap da damarlarınız için önemlidir. Aşk ve seks stresin olumsuz etkilerini sıfırlar. Çağımızın hastalığını tanımlarken stresi hep anlatıyoruz. Stres kanın pıhtılaşmasına, dolayısıyla da kalp krizine yol açan adrenalin hormonunun yüksek seviyede salgılanmasını sağlar. Bu yüzden mutlu çiftler az stresli uzun ömürlü olurlar.
Kemikler: Spor yaparken kuvvetlendirici egzersizler iskeleti güçlendirir. Çünkü kemiklerimiz 40’lı yaşlardan itibaren her yıl yüzde 1, menopoz ile yüzde 6’lar civarında azalır. Erken önlem ileride kemiklerimizin sağlamlığı için önemlidir.
Dizler: Vücudumuzdaki en hareketli bölgemizdir. Neredeyse onlar kadar fazla çalışan bir organ yoktur. Yaşlandığınızda bile merdivenleri rahat çıkmak istiyorsanız şimdiden onlara özen göstermelisiniz. Hareketsiz kalmak dizlerimizi dinlendirmez aksine daha fazla yorar.
Omurga: Bel ağrısını çekmeyen insan nerdeyse yok gibidir. Zaten yapılan araştırmalarda insanların yüzde 80’nin hayatları boyunca en az bir kez bu ağrıyı çektiğidir. Bu ağrıların çoğunluğu zamanla geçse bile sorunlarla uğraşmamız uzun sürebiliyor. Böyle durumda olan kişiler için pilates birebirdir.
Böbrekler: Bitkisel ürünler vücudumuzda detoks etkisi yaratır. Özellikle böbrekler vücudumuzun arıtma tesisleridir. Üre ve atıkları kandan süzerek, idrar ile birlikte vücut dışına atılmasını sağlarlar.
Karaciğer: Yağ, protein ve şeker metabolizmasını düzenlemek, kandaki şeker miktarını ayarlamak, vücuda su üretmek ve daha pek çok görevini yerine getirebilmek için karaciğer 24 saat boyunca durmadan çalışır. Bu sistem aksamaya başladığı andan itibaren iltihaplanma ve siroz gibi rahatsızlıklar meydana gelir.
Genç kalmanın sırrı vücuda spor ve sağlıklı beslenme ile bakmaktır. Bunun dışında büyük bir kısmı psikolojiktir. Psikolojik olarak genç kalabilmek çocuk ruhunuzu kaybetmemekten geçiyor.  

Uzay yolculuğu yaşlanmayı yavaşlatıyor

Yerçekimsiz uzay ortamında bulunmak, genlerin çalışmasını etkileyerek yaşlanmayı yavaşlatabilir.
Deneyler için Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) gönderilen solucanlarda, dokuz günün ardından genlerin işleyişinde farklılık gözlemlendi. Bunun sonucunda solucanların yaşlanma sürecinin yavaşladığı tespit edildi.

Scientific Reports'da yayımlanan makaleye göre, uzaydaki solucanlar Dünya'daki hemcinslere oranla daha yavaş yaşlanıyor. İlgili genlerin işleyişindeki değişikliğe yerçekimsiz ortamın mı neden olduğu yoksa ışınlar gibi başka çevresel faktörlerin de mi bulunduğu ise henüz bilinmiyor.

Tokyo'daki Gerontoloji Enstitüsü bilim adamlarından Yoko Honda, uzay yolculuklarının, yerçekimsiz ortamın değişik psikolojik etkilere, hatta denge bozukluğu, kas ve kemik yoğunluğunda azalma gibi fizyolojik hastalıklara neden olabileceğini gösterdiğini belirtti.

Yerçekimsiz ortamın bir canlının yaşlanması ve ömrüne etkileri konusunda ise çok az veri bulunduğunu ifade eden bilim adamı, araştırmanın sonuçlarının, uzayda uzun süre kalacak astronotların sağlığı ile ilgili önlemler almak konusunda yardımcı olabileceğini kaydetti.

Honda başkanlığındaki bilim adamları, Caenorhabditis elegans cinsi solucanların genlerinin uzayda nasıl çalıştığını inceledi. Gen aktivitelerinde önemli değişiklikler tespit eden bilim adamları, 48 genin çalışmasının iki katına çıktığını, 199 genin çalışmasının ise yarı yarıya varana kadar azaldığını gördü.
Çalışmaları azalan genlerden yedisinin, sinir sistemi ve metabolizmayla ilgili olduğunu tespit eden bilim adamları, bu genlerin ayrıca duyuların işlenmesi ve kas hareketleriyle ilgili mesajların iletilmesinde rol oynadığını bildirdi.

Dünya'da yaşayan solucanlarda bu yedi genin çalışmasını durduran bilim adamları, hayvanların normalden daha uzun yaşadığını gördü.
Ayrıca uzayda yaşayan solucanların, ilerleyen yaşla birlikte vücutta artış gösteren ve yaşlanmanın biyolojik markerı kabul edilen glutamatı daha az ürettiği tespit edildi.

Bilim adamları, genlerdeki değişimlerle birlikte bu durumun, uzaydaki solucanların Dünya'daki hemcinslerine göre daha yavaş yaşlandığını gösterdiğini bildirdi.
Aynı etkinin başka canlılar ve insanda da geçerli olup olmadığını tespit için araştırmaların sürmesi gerektiği belirtildi.


Şifa, enginarın kalbinde!


Enginar aslında olgunlaşmamış bir çiçek tomurcuğudur. Olgunlaşmasına izin verilmeden enginardan faydalanmamız gerekir. Diyetisyen Çağlayan Şahin, enginarın bilinmeyen faydalarını anlattı.
Enginarın tam ortasında herkesi rahatsız eden, yenmeyen tüylü diken benzeri bir doku vardır. Eğer izin verilirde olgunlaşırsa çiçeğe dönüşen işte bu dokudur. İçerisinde ‘enginarın kalbi’ denilen bir yer vardır. Etrafındaki yapraklar ve tüylü doku çıkarıldığında bu kalbe ulaşılır ve en dişe dokunur yeri bu kısmıdır. Yapraklarının da uygun bir pişirme yöntemiyle tüketimi mümkündür.
Besin değerine bakıldığında kalori anlamında bizi çok zorlamayacak bir besin olduğunu da görüyoruz. Bir büyük enginarın kalorisi 25 kalori civarındadır ve eser miktarda yağ içerir. İçerisinde 170 mg potasyum, bol miktarda c vitamini, folat, magnezyum ve posa vardır.
Kolesterol ve enginar
Enginar, karaciğerdeki safra salgısını destekleyerek kolesterol atımını artırır ve karaciğerin kolesterol üretimini azaltır. Enginarın hoş acı tadını veren ve genellikle yapraklarında yoğunlaşan “cynarin”in ise 1970’lerde kolesterol düşürdüğü keşfedilmiştir. Ayrıca yine içerisinde bulunan “luteolin” adı verilen maddenin kötü kolesterol olarak da bilinen LDL kolesterolü düşürdüğü bazı araştırmalarla desteklenmiştir.
KOLESTEROL DENGELEYİCİ ENGİNAR İLE LEZİZ BİR YEMEK. ZEYTİNYAĞLI ENGİNAR TARİFİ İÇİN TIKLAYIN!
İrritabl barsak sendromu ve enginar
Enginar yapraklarının irritabl barsak sendromu yaşayan kişilerde hastalığa bağlı belirtileri azalttığı görülmüştür. 208 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada enginar yaprak ekstresinin irritabl barsak sendromu tedavisinde olumlu sonuçlar verdiği görülmüştür.
Karın ağrısı ve enginar
Hazımsızlık ve karın ağrısıyla seyreden dispepsi rahatsızlığı, genellikle safra kesesinden
salgılanan safranın yetersiz salgılanmasına bağlanır. Yapılan araştırmalar enginar yaprağı ekstresinin bu salgıyı uyardığını göstermektedir.
Karaciğer fonksiyonları ve enginar
Enginar bitkisi devedikeni ailesindendir. Bu aile genel olarak karaciğer ve safrakesesinin korunmasında çok etkilidir. Karaciğerin vücudu temizlediğini düşünürsek, bu bitki de karaciğeri toksin ve enfeksiyonlardan korumaktadır. Bazı Akdeniz ülkelerinde enginar yaprağının suyu şarap veya suyla karıştırılarak kullanılmaktadır.
Diyabet ve enginar
Enginar, şeker hastalarında kan şekerini dengelemede büyük yardımcıdır. Enginarın içerisindeki inulin formundaki karbonhidratın etkisinin görülebilmesi için taze olması tek şarttır.

CEP TELEFONU CEBİNDE BÖYLE YANDI



Finlandiya'da bir güvenlik kamerasının yakaladığı görüntü görenleri şoke etti. CNET'te yer alan habere göre, 17 yaşındaki Finli bir gencin telefonu cebinde bir anda dumanlar çıkartarak yandı. Cebinden çıkarttığı telefonu bir anda yere atan genç, ne olduğunu anlamaya çalırken, aractaki diğer kişi onun yardımına geldi. Olay, aracı park etmesinin hemen ardından meydana geldi.

7.08.2012

Windows 7 Kurulumu (Resimli Anlatım)

Windows 7 Kurulumu (Resimli Anlatım)
Windows 7 CD’mizi bilgisayarımızın CD-ROM’una yerleştiriyoruz ve kuruluma başlıyoruz.
Windows Yükleniyor...
 Dilimizi Türkçe seçiyoruz.
 Install Now diyip geçiyoruz.
 I accept the lisans terms. kutucuğunu işaretliyip şartları kabul ediyoruz. Next ..
Bilgisayarımız Windows Vista ise format atmamıza gerek yoktur. Buradan UpGrade seçeneğini seçerek UpGrade edebiliriz. Windows XP’de ise UpGrade özelliğini desteklememektedir. Bu yüzden Custom (advanced) tıklayıp kurulumumuza devam ediyoruz.
Windows 7 ’yi hangi diskimize kuracağımızı belirliyoruz.
 Windows 7 Ultima kurulumumuz başladı. Arkamıza yaslanıp bekliyoruz..
Bilgisayarımız reset attıktan sonra ilk Windows 7 Ultima görüntüsünü görmüş olmalısınız.
Aktivasyon kodumuz varsa giriyoruz. Yoksa girmeden Next diyoruz.
ilk baştaki seçenek olan Use recommended setting seçip devam ediyoruz.
Tarih ayarlarımız doğru olmalı. Siz yinede kontrol ettikten sonra Next diyin.
Etrafımızda ki Wireless bağlantılar otomatik olarak karşımıza çıkar.
Network (Bağlantı) tipimizi belirtiyoruz. Resimlerde de gördüğünüz gibi ilk seçenek ev kullanıcıları için, ikinci seçenek ofis çalışanları için, üçüncü seçenek cafe, market, şarküteri vs. iş hanları içindir. Kendimizde uygun olanı seçiyoruz
Ev kullanıcıları seçildiğinde yukardaki gibi ekran çıkıcaktır.
 Oluşturmuş olduğunuz Network(Bağlantı) ağınızda hangi klasörleri paylaşıma açacağınızı bu kısımda seçiyoruz. Bu işlemleri daha sonrada yapabilirsiniz.
Ayarlarımızı yaptık. Tekrar arkamıza yaslanıp bekliyoruz..
Kurulum Tamam Kolay Gelsin.
Windows 7 Kurulumu (Resimli Anlatım)

7.07.2012

Biberin Faydaları ve Etkileri




Biber: Acı ve tatlı çeşitleri olan, farklı renklerde sebze ve baharat olarak kullanılan bitkilerin genel adıdır. Biber, özellikle C vitamini açısından oldukça zengindir.
Biberin Faydaları ve Etkileri: İştahı açar, mideyi kuvvetlendirir ve hazmı kolaylaştırır. Romatizmaya iyi gelir. Kanamaları önler. Cinsel arzuyu arttırır. Kırmızı biber, insanı ferehlatır ve nefes yollarını açar. Bronşit ve grip gibi hastalıklarda faydalıdır. Damar tıkanıklığı ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Acı biber, İştah açar. Akciğerleri temizler ve balgam söktürür. Eklem iltihaplanması, diş ve boğaz ağrıları, romatizma, sindirim sistemi bozuklukları, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda faydalıdır.
Biber Nasıl Kullanılır? Sebze olarak yemeklerde ve salatalarda kullanılır. Kızartması yapılır. Ayrıca, baharatı da elde edilir.

KARISINDAN DAYAK YİYEN ADAM AĞLAYARAK POLİSE SIĞINDI



Adana'da bir çiftlikte çobanlık yapan 47 yaşındaki adam, iddiaya göre, işten ayrılmak isteyince 10 yıllık karısının şiddetine maruz kaldı. Eşinin kafasına taşla vurup kollarını ısırdığı öne sürülen kadın, gözaltına alındı. Gözyaşı dökerek dayak yediğini anlatan adam, "Sürekli paramı elimden alıyor, işi bırakmak isteyince de dövüyor" diye konuştu. Eşinden şikayetçi olan adamın ihbarı üzerine olay yerine giden polis ekipleri, kadını gözaltına aldı. Eşini dövdüğünü söyleyen kadın, "Çalışmıyor, bütün uyarılarıma rağmen sık sık işten kaçıyor. Dayağı hak etti. Ben de dövdüm" dedi. Polisler, karısından şiddet gören koca ile ilk kez karşılaştıklarını belirterek şaşkınlık yaşadıklarını söyledi. 'Aile içi şiddet'e karşı çıkartılan yasa kapsamında gözaltına alınan kadın, sorgusunun ardından adliyeye sevk edilecek. Fatih KARAÇALI/ADANA/DHA

Adet dönemine dair efsaneler ve gerçekler

Adet dönemi ile ilgili bilgi eksikliğinden kaynaklanan pek çok hatalı ve yanlış varsayım var. Adet döneminde spor yapılır mı, denize girilir mi, tampon kanamayı engeller mi gibi görüşler kafa karıştırıyor.


Kadın sağlığı ve hastalıkları uzmanı Op. Dr. İbrahim Sözen adet dönemi ile ilgili en çok merak edilen konular hakkında bilgi veriyor.
Adet döneminde spor yapılır mı?

Adet dönemindeyken  her tür spor yapılabilir. Adet döneminde yapılan fiziksel egzersizler ağrıyı dindirebiliyor; hatta bazen egzersiz rahmin ağrılı kasılmalarını bile rahatlatıyor. Bu nedenle adet döneminde spor yapmak sakıncalı değildir.
Adet döneminde yüzülür mü?

Adet dönemlerinde denize girmenin sakıncalı olduğuna dair yaygın inancın tıbbi bir temeli bulunmamaktadır. Adetliyken denize girmek mümkündür. Yüzerek adetten “kesilmezsiniz”, “kanınız pıhtılaşmaz” ya da karnınız ağrımaz. Ayrıca, bu dönemde tampon kullanarak  mayonuzun  lekelenmesini engelleyebilirsiniz.
Tamponlar adet kanamasını engeller mi?

Tampon kullanımındaki en büyük korku, tamponun adet kanamasını engellemesi ihtimalidir. Ancak, bu korku yersizdir çünkü tamponlar sünger gibidir ve sıvıyı emer. Tampon dolduğunda, sıvı tamponu geçerek vajinadan dışarı akar. Doğru yerleştirilmiş tampon kanamayı engellemediği gibi sızıntıya da olanak vermez.
Genç kızlar, bakireler tampon kullanabilir mi?

İlk adet kanamasında bile tampon kullanabilirsiniz. Vajina deliğini kaplayan doğal deri tabakası olan kızlık zarında kanamanın başlamasıyla birlikte doğal bir delik açılır ve sıvı bu delikten dışarı çıkar. İlk adet döneminde, kızlık zarı yumuşak ve kolay esneyebilir olduğundan, ona zarar vermeden, hafif kanamalı günler için tasarlanmış mini veya normal boy tampon kullanabilirsiniz. Bakire iseniz, ilk tamponunuzu kullanmadan jinekoloğunuza danışmanız, tamponu nasıl kullanacağınız konusunda ondan da bilgi almanız faydalı olacaktır.
Adet dönemi ağrıları psikolojik midir?

Adet dönemi ağrıları, psikolojik degil;  tamamen fizyolojiktir. Rahmin kasılmasına neden olan biyokimyasal maddeler ağrıya neden olur. Bunların salınımını önleyen ağrı kesiciler, adet ağrısı için çok etkilidir. Bunların yanı sıra, doktor kontrolünde kullanıldığında doğum kontrol hapları da, adet ağrısının önlenmesinde çok yararlı ilaçlardır. Adet sancılarının bir kısmı çok sık görülen jinekolojik bir rahatsızlık olan endometriozise (çikolata kisti) bağlıdır. Bu durumda, endometriozise yönelik bir tedavi yapmak gerekir.

Adet sancıları doğum yaptıktan sonra geçer mi?

Bir kısım kadında gebelikte ve emzirme sırasında değişen hormon profili nedeniyle, adet sancıları gebelikten hemen sonraki dönemde azalma gösterebilir. Gebelik ve çocuk sayısı arttıkça, adet sancılarının azalma olasılığı artar. Ancak, endometriozise (çikolata kisti) bağlı adet ağrıları olan hanımlarda, bir süre sonra adet ağrıları yine eski düzeyine çıkabilir. Bu durumda, endometriozis hastalığının tanısı için laparoskopik muayeneye ihtiyaç duyulabilir.
Adet döneminde hamile kalınır mı?

Genel olarak yumurtlama zamanı, adetin birinci gününden itibaren 10-18 gün sonradır. Ancak, ender de olsa, daha erken yumurtlamalar olabilmektedir. Bu nedenle, henüz adet kanaması tam bitmemiş olsa da, cinsel ilişki gebelikle sonuçlanabilir. Örneğin, 8. gündeki bir ilişki, sperm 2 gün yaşayabildiğinden 10. gün olan bir yumurtlamada gebelik yaratabilir. Bu nedenle, etkin doğum kontrol metodlarının yerini takvim metodu alamaz.

7.06.2012

Çok su içti öldü

İsveç'in Uppsala kentinde, bir saat içinde 6 litre su içen bir genç kız, beyninde meydana gelen şişmenin ardından zehirlenerek öldü.
İsmi açıklanmayan genç kızın, bir saat içinde büyük bir bardak ile 6 litre su içtiği, kısa sürede fenalaşması üzerine Uppsala Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldığı ancak kurtarılamayarak öldüğü bildirildi.

Genç kızın hastaneye getirildiği sırada tedavisiyle ilgilenen Doktor Tomas Skommevik, genç kızın içtiği fazla suyun beyinde şişmeye ve zehirlenmeye neden olduğunu açıkladı.

Kilosu 60 ila 100 arasında olan sağlıklı kimselerin günde 2 ila 3,5 litre su içmeleri gerektiğini, çok terleme olması halinde bunun biraz daha artırılabileceğini kaydeden Doktor Skommevik, "Ancak birkaç saat içinde 5 litreden fazla su içmeyi kesinlikle tavsiye etmiyoruz" dedi.

AŞIRI SU NASIL ZEHİRLİYOR?

Gerekenden daha fazla su tüketimi kişinin zehirlenmesine neden olabilir. Aşırı su vücutta; kandaki sodyum miktarının düşmesine (hiponatremi), hücrelerin aşırı su alarak şişmesine, ciddi fiziksel sorunlara, beyin ödemine ve ölümüne neden olabilmektedir.

Aşırı su içmek zehirliyor
 

Yaşlanan cilt için maske tarifleri

Su, gıda ek olarak oldukça faydalı yiyecekler maalesef yaşlanmamak için yeterli değildir.  Ek olarak kahve, alkol, sigara çabuk yaşlanmanın başlıca faktörleri arasında yer alıyor. Ne yazık ki, bir metropolün kirlenmiş atmosferinden kaçış zor, ama onu yenmek mümkündür. Yaşlanma etkilerini azaltmak için maskeler kullanabilir, cildinizi şımartabilirsiniz.  Bu yazımızda yaşlanan ciltler için dört farklımaske tarifleri vereceğiz. Bu maskeleri her ayrı satırda belirtilen malzemeleri karıştırarak yapmalısınız. 15-20 dakika yüzünüzde tuttuğunuz maskeyi yıkarken önce sıcak, sonra soğuk suyla durulayın, ardından hafif bir nemlendirici kullanın. Malzemeler bir blender kullanarak kolaylık karıştırabilirsiniz. Sadece makyaj öncesi temizlenmiş yüze maske uygulayın.
• Malzemeler: 1 çay kaşığı bal, 1 yumurta sarısı, 1 çay kaşığı bitkisel veya zeytinyağı, 1 tatlı kaşığı limon suyu.
• Malzemeler:2 çay kaşığı keten tohumu yağı ,2 çay kaşığı süzme peynir , 1 tatlı kaşığı maydanoz suyu ya da yeşil çay güçlü olabilir, balık yağı, portakal kabuğu ya da limon, yarım kaşık olacak.
• Malzemeler: Yarım çay kaşığı taze portakal suyu  , yarım çay kaşığı bal, 1 yumurta sarısı, 1 çorba kaşığı bitkisel veya zeytinyağı.
• Malzemeler: 1 orta boy haşlanmış patates, patates sıcak olmalı, yarım kaşık  süt ve yumurta sarısı ,maskeyi ılık uygulamak cildi esnek bırakarak yumuşatır.


7.05.2012

Selülitlerden Yaz Detoksu İle Kurtulun!

Yaz Detoksu ile hem sağlığınıza kavuşmak hem de selülitlerinizden kurtulmak istiyorsanız, işte yapmanız gerekenler...
Detoksun kelime anlamı, vücutta biriken toksik maddelerin atılması ve uzaklaştırılmasıdır. Ancak son zamanlarda sıkça duyduğumuz detoks serüvenleri ise bağırsakları boşaltmaktan ileriye gidememekte, ve hatta sağlığımızı tehdit eder boyutlara ulaşabilmektedir.
İdeal yaz detoksu ne olmalı nasıl olmalı ki sağlığımızı korusun ve geliştirsin? En gerçekçi ve yararlı detoks; sağlıklı beslenme, hareketli yaşam ve bol su tüketimi üçlüsü ile her gün adım adım yenilenmektir. Yaz mevsimini normal doğasında yaşarken, spor ve beslenme alışkanlıklarında yapacağımız küçük takviyelerle, her gün adım adım ilerleyerek yaz detoksu adı altında vücudumuzu yaz mevsimine uyarlamış ve sarsmamış aksine canlandırmış oluruz.
Yaz Detoksunun Adımları
1- Bol bol dinlenin, düzenli uyuyun uykunuzu tam alın.
2- Gün içinde mümkün olduğunca temiz ve açık havada bulunun, olabilecek maksimum ölçüde hareket edin.
3- Bol bol su için. Günde en az 2-3 litre su tüketin. Bol su içmek detoksun vazgeçilmezidir. Su içmeye özen gösterin. Hassas su dengesini bozmamak için susamadan su içme alışkanlığı kazanının.
4- Her içecek su değildir! Ayran ve taze sıkılmış meyve suları, su yerine kabul edilebilecek vücudunuzun su oranına destek sağlayacak içeceklerdir. Ayrıca sebze ve meyvelerin yapısındaki su da su ihtiyacını karşılamak da katkı sağlar. Ancak, çay, kahve, asitli içecekler ve alkollü içecekler sıvı ihtiyacını karşılamaz. Aksine vücuttan su atımını arttırır. Bu nedenle bu tür içeceklerin tüketiminde aşırıya kaçılmayın. Susuzluk hissedildiğinde ilk seçenek her zaman için su olmalıdır.
5- Gün içinde 10 – 15 dakika direk güneş ışığı görüp D vitamini eksikliğine meydan vermeyin.
6- Sağlıklı yeterli ve dengeli beslenin. En önemli öğün kahvaltıdır. Kahvaltı öğünü vücudumuzun çalışmaya başlaması ve gece boyunca azalan kan şekerinin dengelenmesi açısından oldukça önemlidir. Günde 6-8 öğün beslenin ve gün içinde dört saatten uzun aç kalmayın ki metabolizmanız yavaşlamasın.
7- Sağlıklı yiyecekler tüketin. Beslenmenizde; dört ana besin grubu olan et ve çeşitleri, süt ve ürünleri, sebze-meyveler ve tahıl ürünleri her öğünde ihtiyacınızı karşılayacak miktarlarda olsun. Et grubundan kırmızı et, tavuk, hindi ve balık; süt grubundan süt, yoğurt, ayran ve cacık, tahıl ürünlerinden tam buğday ekmeği, tam çavdar ekmeği, bulgur, yulaf, kabuklu pirinç, patates; mevsim sebzelerinden lahana, brokoli, karnabahar, kereviz ve meyvelerden muz, elma, mandalina ve kivi sofranızda mutlaka bulunsun.
8- Yeterli ve kaliteli protein alın. Vücuda gerekli olan azotun ve aminoasitlerin karşılanması için beslenme programınızda proteinin yeterli miktarda yer alması gerekir. Yetersiz veya fazla miktarda protein almak sağlığınızı olumsuz etkiler. Proteinin yetersiz alınması protein depolarınızın yıkılmasına sebep olur. Gereğinden fazla protein alımı ise böbreklerinizi zorlar ve bazı sağlık sorunlarına neden olabilir. Protein ihtiyacınızı sadece bitkisel protein kaynaklarından karşılamayın, kaliteli protein kaynakları olan hayvansal ürünlere de beslenmenizde yeteri kadar yer verin. Günlük protein ihtiyacının karşılanması için günde 2–4 porsiyon et ve et ürünleri, 3–4 porsiyon süt ve süt ürünlerinin beslenmenizde yer alması yeterlidir.
9- Beslenmemiz yeterli ölçüde ve kalitede karbonhidrat içersin. Karbonhidratlar, protein koruyucu özellikleri ve vücutta elzem bazı öğelerin sentezinde kullanıldıklarından dolayı dengeli tüketilmesi gereken besin öğelerindendir. Besin kalitesi düşük olan basit karbonhidratlar yerine kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir.
10-Akıllı yağlar kullanın. Gün boyunca yemekler, salatalar ve besinlerin içerisinde yer alan doğal yağlar ile karşılanan yağ ihtiyacı değişik yağ çeşitlerinden dengeli olarak karşılanmalıdır. Doymuş yağ gereksinimini, etler ve sütlerin içerisinde yer alan doymuş yağ asitleri ile karşılayabilir. Doymamış yağ asitleri tekli doymamış yağ asitleri olan omega-9 ve çoklu doymamış yağ asitleri olan omega-3 ve omega-6 yağ asitleri dengeli bir biçimde almak için haftada 2–3 kez balık tüketmek, yemeklerde ayçiçeği veya mısırözü yağı kullanmak ve salatalara zeytinyağı eklemek yeterli olacaktır. Yanmış yağlardan uzak durulmalı ve yiyecekler ızgara, haşlama ve fırında gibi sağlıklı pişirme yöntemleri ile pişirilmelidir.
11-Pozitif olmalı, stresten uzak durmalı
12-Alkolü mümkün olan en az düzeyde kullanmalısınız. Alkol, vitamin ve minerallerin vücutta etkin olarak kullanılamamasına neden olmakla birlikte, ödem yapar ve vücudunuzu yorar.
13-Sigara kullanmamalı ve sigara içilen yerlerde bulunmayınız.
Yaz detoksunun en büyük faydası selülitleri hayatımızdan uzaklaştımasıdır.
Selülitler her mevsimde, özellikle yaz aylarında kadınların kâbusu haline gelir. Deri altında yer alan yağ dokularının su ve tuz tutarak şişmesi ve şekillerinin bozulması ile oluşan selülitin önüne, doğru yaşam tarzı ile geçilebilir. Selülit oluşumunun engellenmesinde en önemli kural yeterli miktarda su içilmesidir. Yeterli miktarda su içerek, vücutta düzgün dolaşım sağlamak mümkündür. Aşırı miktarda tüketilen çay, kahve ve kolalı içecekler içerdikleri kafein nedeni ile selülite neden olabilirler. Gereğinden fazla tuz tüketimi de aynı şekilde selülite davetiye çıkarır. Boş kalori olan ve besin kalitesi düşük beyaz şeker tüketimi hem şişmanlamaya hem de selülite neden olur.
Bu nedenle günlük tüketilen şeker miktarı azaltılmalıdır. Selülitlerden korunmak için mutfakta kullandığımız pişirme yöntemlerini de doğru seçmemiz gerekir. Kızartma ve kavurma gibi yanmış yağ içeren besinler selülit oluşumunu kolaylaştırır. Bu pişirme yöntemleri yerine ızgara, haşlama ve fırında pişirme tercih edilmelidir. Fazla alkol tüketimi, dolaşımda bozulmalara neden olarak selülit oluşumunu destekler. Bu nedenle bayanların haftada maksimum 3 gün ve günde 1-2 kadehten fazla alkol almamaları gerekir. Genel sağlığın baş düşmanı ve selülitlerin dostu sigaradan da uzaklaşmak doğru bir tercihtir. Selülitle mücadelede en büyük yardımcımız sa egzersizdir. Düzenli egzersiz veya haftada üç kez yapılacak orta tempolu yürüyüşler selülitleri hayatınızdan uzak tutar.
kaynak:Dr. Hastane.Com.Tr Doktoru Hastane.com.tr

Sezaryen yasası umarım işe yarar

Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ali Turhan Çağlar, tıbbi zorunluluk bulunması halinde doğumun sezaryenle yapılmasını düzenleyen kanun tasarısının yasalaşmasıyla ilgili, “Sezaryenin önüne geçmek için yasal tedbirler önemli, umarım işe yarar.

Ancak sadece yasalar yeterli değil, hekimler ve hastanın kendisi de sezaryenin azaltılmasında çok önemli rol oynuyor” dedi. Çağlar, “Riskli Gebeliklerde Doğum Zamanı Çalıştayı”na katılmak için geldiği Sivas'ta, sezaryenle doğumların son yıllarda bir çok ülkede arttığını söyledi.

Doğumların ABD'de yüzde 30, İskandinav ülkelerinde ise yüzde 20'sinin bu yöntemle yapıldığına dikkati çeken Çağlar, “Türkiye'de çok daha fazla. Yüzde 15-20'lerden son yıllarda yüzde 60'lara kadar çıktı. Hatta bazı özel hastanelerde bu rakam çok daha yüksek” diye konuştu.
Bir kere sezaryenle doğum yapınca diğer doğumların da aynı şekilde olacağını dile getiren Çağlar, “Anne adayı korkuyor ve bu yöntemin kolay olduğunu sanıyor. Doktorlar da anneyi buna yönlendiriyor. Vatandaşlarımız doktorlardan çok medyaya kulak veriyor. Bu nedenle medyaya da, sezaryenin zararlarının anlatılması noktasında önemli görev düşüyor” dedi.

RAHİM YIRTILMASI VAKALARI

Sezaryenli doğumlardaki artışla komplikasyonların da arttığını ifade eden Çağlar, daha önce görmedikleri komplikasyonlarla karşılaştıklarını, 5. kez sezaryene gelen anne adayları gördüklerini belirtti.

Doç. Dr. Çağlar, sezaryenli doğumlarda sık rastlanan vakaların başında rahim yırtılması geldiğini bildirerek, şunları kaydetti:
“Doğum başlamadan veya doğum sırasında sancılarla rahim yırtılıyor. Bu durumda hasta rahmini kaybediliyor. Hatta hasta ve bebek ölebiliyor. Bu çok önemli bir komplikasyon. Normal doğumda görülme oranı yüzde 1-,1.5 iken sezaryende 4-5 kat daha fazla. Yine en sık rastlanan komplikasyon bebeklerde solunum yolu rahatsızlıkları. Bebek ölümü, bebekte gelişme geriliği, beslenme bozukluğu ve astım da sıkça rastlanan komplikasyonlar arasında yer alıyor. Yine her sezaryenle doğumda bir öncekine göre riskler artıyor.”

Sezaryenle doğan bebeklerin en az ilkokul çağına kadar düzenli aralıklarla takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Çağlar, tıbbi zorunluluk bulunması halinde doğumun sezaryenle yapılmasını düzenleyen kanun tasarısının yasalaşmasını önemsediklerini belirtti.
Yasayı değerlendiren Çağlar, “Sezaryenin önüne geçmek için yasal tedbirler önemli, umarım işe yarar. Ancak sadece yasalar yeterli değil, hekimler ve hastanın kendisi de sezaryenin azaltılmasında çok önemli rol oynuyor” dedi.

7.04.2012

Arılar “zamanı geri alabiliyor”

Yaşlı bal arılarının beyinlerinin, genç arılara özgü sosyal işleri yaptıklarında gençleştiği belirlendi.
Amerikalı ve Norveçli bilim adamlarının yaptığı araştırma, yaşlı arıların yuvada sosyal sorumluluk üstlenmesinin beyinlerindeki moleküler yapının değişmesini sağladığını gösterdi.

Araştırmaya imza atanlardan Gro Amdam, daha önce yapılan araştırmalardan arıların yuvada kaldıklarında ve larvalarla ilgilendiklerinde beyinlerinin aktif olduğunu, yuvadan ayrıldıktan sadece iki hafta sonra ise bu hayvanların kanatlarının zayıfladığı, tüylerinin döküldüğü ve beyin faaliyetlerinin durduğunun bilindiğini belirtti.

Amdam, bu bulgulardan yola çıkarak yaşlı arıların yeniden larvalarla ilgilendiklerinde beyinlerinin nasıl etkileneceğini araştırdıklarını ifade etti.

Araştırmacılar, yuvadan larvalarla ilgilenen genç arıları çıkardı ve sadece kraliçe arı ve larvaları bıraktı. Bazı yaşlı arılar besin aramaya gitti, bazı yaşlı arılar ise yuva ve larvalarla ilgilendi. 10 gün sonra yuvada larvalarla ilgilenen yaşlı arıların yaklaşık yarısının yeni şeyler öğrenme yeteneğinin büyük oranda arttığı görüldü.
Bu arıların beyninde insanlarda da bulunan ve unutkanlığa karşı koruyan Prx6 ile diğer proteinleri koruyan şaperon proteinine de rastlandı.

Gro Amdam ve ekibi, bu sonuçların insanlarda sosyalleşmenin ileri yaşa bağlı unutkanlığın yavaşlamasına ya da önlenmesine ışık tutabileceğini vurguladı.
Araştırma, “Experimental Gerontology” dergisinde yayımlandı.    

7.03.2012

KÜÇÜK GÖĞÜSLERİ BÜYÜTMEK İÇİN


küçük, göğüs, büyütmek, küçük göğüsleri büyütmek için, küçük göğüsleri büyütmek için bitkiler, göğüs büyütmek için faydalı bitkiler, hangi otlar göğüs büyütmede yararlı, göğüslerim çok küçük, küçük göğüsleri doğal yönden büyütme yolları.
- Sedef Otunu demleyin.(1 fincan için 3 tutam sedefotu yeterli olur.) Masaj yaparak göğsünüze uygulayın. Ve günde 1 fincan için.
- Devetabanı çiçeğini demleyin (1 fincan için 2 tutam yeterli olur.) Demlenmiş çayı göğsünüze uygulayın. Günde 1 fincan için.
- Demlenmiş ısırgan yaprak ve çiçekleriyle birlikte göğüslere kompres yapmak ve günde 1 kez içmek faydalı olacaktır.

Peeling Yapalım


Cildimizi ölü derilerden arındıran, toz ve kirlerin yaşlandırıcı etkisine dur diyen ve cildimize hakkettiği değeri veren bir peeling hazırlamaya ne dersiniz? Evet hanımlar biz her şeye değeriz ve bizim güzelliğimiz bakımlı olmanın kurallarını bilmekten geçiyor. Sizler için bakımlı kadının sırrını sunuyoruz ;)

Peeling Nasıl Yapılır

Bitkisel Seçim
Cildin üst yüzeyindeki ölü deri tabakasını soymaya odaklı yöntemlerden ilki A, C ve E vitaminleri içeren bazı bitki ekstreleri ile uygulanan bitkisel peeling yöntemi. Aşırı hassas ciltler haricinde tüm cilt tiplerine rahatlıkla uygulanabilecek olan yöntem, belirginleşmeye yüz tutmuş çizgilerin giderilmesine ve yüz ovalinin toparlanmasına yardımcı oluyor.
Sitrik asit, retinol gibi güçlü içerikleri barındıran peeling, cilt tipine ve ihtiyacına göre haftada bir kez uygulatılarak istenilen sonucu veriyor.
Alüminyum Tozları İş Başında
Yüzdeki sivilce ve yaşlılıktan güneş lekelerine kadar her türlü leke problemi ve geniş gözenekler üzerinde ciddi etkileri olan mikrodermabrazyon yönteminde alüminyum tozları önemli rol oynuyor.
Cilt iyice temizlendikten sonra, hafif vakum ile alüminyum tozları cilde sürülüyor ve 15-20 dakika bekletiliyor.
Dermabrazyon ve kimyasal peelingden daha yumuşak olan bu işlem sonrasında ciltte geçici bir süre hafif kızarıklık olsa da, uygulamanın etkin kılınması cilt bakımı ile kombinlemekten ve düzenli olarak tekrarlamaktan geçiyor.
Lazerli Gençlik
Amaç cilt gençleştirme olduğunda yaşla birlikte azalmış olan kolajen ve elastin sentezi lazer peeling yöntemi ile önemli seviyede tetiklenebiliyor. Yani yöntemin uygulanabildiği bölgelerde (yüz, dekolte ve el üstü) kolajen ve elastin üretimi arttığından yenilenme oranı da artabiliyor. Fakat dikkat edilmesi gereken en önemli konu uygulama öncesinde ve sonrasında cildin güneşe karşı hassasiyetinin artacağı.
(Sadece güneşe değil, iç mekan aydınlatmalarına da dikkat!) Uygulatacağınız yöntemi tercih etmeden önce bir süre sonra cildinizde kızarıklıkların ve kabuklanmaların olacağını aklınızın bir köşesinde bulundurmalısınız.
Lazer peeling ile ilgili yapılabilecek en doğru şey karar aşamasında dermatoloğunuza görünmek ve cildinizin ihtiyaçlarını tespit etmek olacak. Başarılı sonuçlar almak için ise sizin için uygun görülen programa disiplinli bir şekilde uymanız gerekiyor.

Cilt Lekelerine Doğal Mucizelerle Son


Cilt lekeleri canımızı sıkabilir özellikle yaz aylarında güneşin etkisiyle biraz daha artan bu lekelerden kurtulmak için doğanın mucizelerinden faydalanmaya ne dersiniz? Evet doğanın bize sunduğu nimetlerden biri olan aşk otu biz kadınları güzelleştirmek için bekliyor.

Aşk Otu ile Cilt Lekelerine Veda Edin
Aşk Otu :
Aşk otu kökü kaynatılarak elde edilen sıvı, yüzdeki lekeleri yok eder.
Ciltteki Lekeleri ve Çilleri Gidermeye Yardımcı Maddeler
Yulaf Ezmesi
Yoğurt
Çilek
Çay Ağacı Yağı
Asilbent Tentürü (Benzoin)
Cildi Beyazlatmak İçin Doğal Krem
Bir adet misket limonunu sıkarak suyunu çıkarın ve içine iki çorba kaşığı bal ile 60 gram sade yoğurt ekleyip iyice karıştırın. Hazırladığınız karışımı lekeli bölgelere nazik bir şekilde masaj yaparak yedirin. Yarım saat bekledikten sonra teninizi bol ılık su ile durulayın. Bu karışımı haftada bir kez uygulamak yaşlanmış ciltte oluşan lekelenmeleri veya güneşin zararlı ışınlarından dolayı göğüs bölgesinde oluşan lekeleri gidermek için kullanabilirsiniz. * 1 misket limonunun suyunu, 2 çorba kaşığı balı ve 60gr. sade yoğurdukarıştırın. Her bir noktaya hassas şekilde masaj yaparak uygulayın. Ancak masajı hafifçe ve tahriiş etmeden yapmaya dikkat edin. Bu karışımı haftada ya da 2 haftada bir kez uygulayabilirsiniz.
Cildi Beyazlatmak ve Lekeleri Gidermek İçin Pirinç Suyu
Bir çay bardağı pirinci iki çay bardağı suyun içinde en az 3-4 saat bekletin ve suyunu süzün. Bu su ile cildinizi güzelce silin. Günde bir defa bu pirinç suyu ile cildinizi silerseniz on gün içinde cildinizin berraklaştığını, renginin açıldığını göreceksiniz. Not: Bir seferde hazırladığınız pirinç suyunu iki gün kullanabilirsiniz.
Cilt lekelerinin giderilmesinde uyğulanan Doğal tedavi yöntemlerinden gerçekten işe yarayanlar ve kullanımının diğerlerine oranla daha fazla olanlarını birarada toplayıp sizlerle paylaşmak istedim.
Tariflerin etkileri cilt tipine göre farklılıklar göstermektedir.
Cilt sorunlarınız için öncelikle Doktora başvurmanız gerektiğini bir kez daha hatırlatalım.
Elma Sirkesi :
Aynı miktarlarda Su ve Elma sirkesi ni bir kapda kaynatın, daha sonra bu karışım ile yüzünüze buhar banyosu yapın.
Ayrıca gene aynı miktarlarda Su ve Elma sirkesi ile yüzünüzü 3-4 günde bir silerek de cilt lekelerinizden kurtulabilirsiniz.
Anason Tohumu :
Anason tohumları bir kaba konarak üstünü kapatıncaya kadar su eklenir ve kaynatılır. Tohumlar süzülerek atılır ve elde edilen su soğuduktan sonra cilde masaj yapılarak sürülmesi halinde cilt lekelerinin önlenmesi ve canlılık kazanması sağlanır.
Arpa Unu :
Arpa unu hamur haline getirilerek yüze maske halinde sürülür ve 2 saat süresince bekletilir. Bu işlem sonucunda yüzdeki lekeler yok olur.
Biberiye :
Biberiye, merhem haline getirilerek vücuda sürülerse cildi güzelleştirir, kırışıklık ları giderir. 2 gram kurutulmuş biberiye yaprağı ve çiçeği bir tas içinde 20 dakika kaynatılarak, vücut yıkandığında güzelleştirir, pürüzsüz hale getirir.
Maske :
Haftada bir gün bir tatlı kaşığı süzme yoğurt ve bir çay kaşığı karbonatı karıştırın. Cildinizde bir saat bekletip ovarak çıkarın. Bir çorba kaşığı eşit miktarda mısır unu , ıslatılmış kil, el kremi ve suyu karıştırın ve cildinize sürün. 5 dakika ovarak peeling yapın.
Bu, cildinizdeki ölü deriyi çıkarır ve porselen gibi cilde sahip olursunuz
Kudretnarı :
Kabakgiller familyasından, tırmanıcı, ince gövdeli, bir yıllık bir bitkidir. Yaprakları saplı ve el gibi parçalıdır. Meyvesi olgunlaşınca, birbirinden ayrılır. Meyveleri 10-15 cm boyunda şişkin ve iki uçta incelmiş şeklindedir. Üzerinde kabarcıklar vardır. Turuncu – sarı renktedir. Ev ilaçlarında, zeytinyağı ile karıştırılarak kullanılır.
Egzama ve diğer cilt hastalıklarında faydalıdır. Yaraların çabuk kapanmasını sağlar.
Kayınağacı :
Kayıngiller familyasından; kış aylarında yapraklarını döken güzel görünüşlü bir orman ağacıdır. Dalları salkım gibidir. Kabukları halka halkadır. Kabuk ve dallarının kuru distilasyonundan kayınağacı katranı elde edilir.
Kabuklarının suda kaynatılmasıyla elde edilen suyla yüz lekeleri, çiller giderilir. Kıllar temizlenir.

7.02.2012

Bilgisayarınızı Temizle Hızlansın

Advanced SystemCare Free 5.3.0.246



Ücretsiz
Boyut:25.8 MB
Dil:Türkçe
Kısıtlama:Yok
Üretici:IObit
Güncelleme Tarihi:01-06-2012
Ekleyen:MyDt
İşletim Sistemi:Windows 2000/2003/XP/Vista


Bilgisayarınız için artık yavaşlama, donma ve çökme sorunları bitti. Windows'unuzu 1 tıklamayla tamir edin ve koruyun. Advanced SystemCare (eski adıyla Advanced WindowsCare Personal), diğer araçlar gibi sadece kayıt defteri temizliği yapmaz. Sisteminizi doğrudan inceler ve sorun çıkaran engellerin tamamını düzeltir. Novel sistem teknolojisi sayesinde Advanced SystemCare, bilgisayarınızın daha hızlı, daha istikrarlı olmasını sağlar.

Faydaları :
Sadece 1 klik



  • Tüm işi 1 klikle bitirir.






  • Sisteminizi, 1 dakikada tarar ve problemleri düzeltir.

    PC'niz için 360° koruma






  • Güncel tanımlamalarla, bilgisayarınızı casus yazılımlara ve reklam yazılımlarına karşı tarar ve saptadıklarını siler.






  • Casus yazılımların, kötü web site içeriklerinin bilgisayarınıza yüklenmesini engeller.






  • Bilgisayarınızda yaptığınız tüm aktivitelerin günlüklerini siler.

    Bilgisayarınızı %100 tamir eder ve korur






  • Geçersiz kayıt defteri girişlerini tarar ve düzeltir.






  • Hatalı otomatik başlangıç nesnelerini saptar ve devredışı bırakır.






  • Sistem konfigürasyonunu tamir eder, sistemin geç açılmasını ve sistem çökmelerini engeller.

    PC performansını 3 kata kadar çıkarır






  • Windows'un kullanmadığı gereksiz dosyaları tarar ve siler.






  • Windows'u optimize ederek, internet hızını arttırır ve Windows'un gücünü kaybetmesini önler.

    Yenilikler
    + Yeni bir kayıt defteri düzenleyicisi eklendi.
    + Kullanıcı arabirimi güçlendirildi.
    + Dil paketi güçlendirildi.
    * Windows Vista'daki GUI hataları giderildi.
    * Genel hatalar giderildi.

    Editörün Notu : Advanced SystemCare Personal, birçok Windows optimizasyon aracını barındırmasının yanı sıra ücretsiz ve kolay kullanımı ile dikkat çekiyor. Windows'un tüm sorunlarını çözüyor. Doğabilecek sorunlara karşı yaptığı her işlemden önce, sistemde çok az yer kaplayan bir yedek alıyor. Programın eksi özellikleri ise, sistem problemlerinin açıklaması tatmin edici değil ve yardım dosyasının geniş olduğunu da söyleyemeyiz. Sonuç olarak, sisteminiz çok yavaşlamışsa ve Windows'u yeniden kurmayı düşünüyorsanız, önce bu ücretsiz programı denemenizi tavsiye ediyoruz.




  • Doğal yöntemle saç rengi



    saç, saç rengi, doğal yöntemle saç rengi, doğal yolla renk, doğal olarak saç rengi elde etme, saç renkleri, saç bakımı, parlak saç renkleri, evde kolay yapılan saç boyası.
    < style="border-bottom-color: rgb(204, 204, 204); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; font-family: Verdana, 'BitStream vera Sans'; font-size: 16px; margin: 10px 0px 0px; padding: 0px 5px 3px;">
    Muhteşem kızıl saçlar için kına
    Saçlarınızın kızıl görünümü için kolay yöntemlerle elde etmeniz mümkün. Bunun için uygulayacağınız kına bakımıyla mümkün.
    Öncelikle kınayı alışkan hamur haline getirin. Daha sonra saçınıza sürün; saçınızı bir naylon yardımıyla daha sonrada bir havluyla sarın. İki veya üç saat saçınızı böyle tutun. Muhteşem bir kızıl rengi elde edeceksiniz. Saçınızın rengini kehribar rengi olmasını istiyorsanız, saçınıza uyguladığınız kınadan sonra demli çay ile yıkayın. Uzun yıllar hasretini yaratığınız kızıl saçlara kavuşabilirsiniz.

    Siyah saçlar için saç bakımı adaçayı
    Saç bakımı siyah saçlar için zordur. Nedenine gelince; siyah saçlar kepek ve saç ağarmalarından kaynaklanan problemler nedeniyle bakımı sorunlar yaşanır. Ancak vereceğimiz adaçayı bakımıyla saçlarınızı uzun yıllar güven içinde kullanabilirsiniz.
    Öncelikle karışım için siyah çay ve adaçayı temin etmelisiniz. İlk olarak iki çorba kaşığı siyah çayı ve bir çorba kaşığı adaçayını kaynatın. Yarım saat kadar bekledikten sonra saçınıza sürün. Bu işlemi 2 ay boyunca her gün uygulamalısınız. Her yıkamadan sonra güven rahatlığı içinde kullanabilirsiniz. Bu karışım sayesinde zamanla saç ağarmasını geciktiren bir karışımdır.

    Sarı saçlar için papatya saç maskesi
    Soğuk havalar ile başlayan mat görünüm sarışınlar için ilk etapta göze çarpan problemlerin başında gelir. Bu mat görünümden kurtulmak için papatya saç maskesi ideal saç bakım maskesidir.
    Bunun için ilk yapmanız gereken hazır olarak alacağınız kuru papatya iyi bir çözümdür. 100 gram papatyayı kaynar suya dökün ve 40 dakika bekleyin. İyice demlenmesine dikkat edin. Saçlarınızı yıkadıktan sonra hafif kuruların ve elde ettiğiniz saç maskesini saçlarınızı yıkayın, özellikle saç tiplerine iyice masaj yapar gibi yedirin. Yaklaşık olarak bir saat kadar bu karışımın saçınızda kalmasını sağlayın ve durulayın. Bu yöntemi kullanarak haftada üç kez uygulamanız sonunda görecesiniz sarı rengin mat görüntüsünden kurtulup canlılık kazanmasına yardımcı olacaktır.
    Saç maskeleri doğal yöntemler ile yapıldığında olumlu sonuçlar verir. Aksi takdirdi kozmetik ürünler problemi çözmediği gibi ilerleyen zaman içinde saç dökülmesine kadar eti ederek sorunu hat safhaya çıkarabilir.

    Kahverengi saçlar için saç bakımı

    Kahverengi saçlar için bir miktar soğan kabuğunu suda kaynatın. Hazırladığınız karışımın içine üç çorba kaşığı demlenmiş çay koyun. Elde ettiğiniz karışımı yarım saat bekletin. Saçınızı her yıkadığınızda havlu ile saçınızı kuruttuktan sonra elde ettiğiniz suyu saçlarınıza yetirin. Bu uygulamayı 2 ay kadar düzenli olarak yaptığınızda kahverengi saçlar sanki röfle yapmış gibi bir görünüm kazanır.

    YAPRAK NASIL BASILIR?

    Malum bu aralar yaprak mevsimi. En azından öyle olduğunu 2 yıl önce öğrendim. Ve eğer salamura yaprağı hazır almak yerine, kendim yaparım hem temizliğinden şüphem olmaz hem de başından sonuna benim emeğim olur derseniz işte tarifi ;
    Yaprak nasıl basılır ya da salamura edilir?

    MALZEMELER:
    5 kilo yaprak
    1 kilo iri tuz (kaya tuzu ya da salamura tuzu da deniyor)
    5 kiloyu alabilecek büyüklükte bidon (İlk kez yapanlar satıcıya sorarsa onlar da yönlendiriyor)
    Doğrusu ben de ilk kez 2 ıl önce denedim, ama o kadar güzel yapmışım ki hala o zamAndan kalan yaprağım var ve sapasağlam duruyor. Üstelik bu işin otoritelerinden de tam not aldı. Tarifimi güvenerek uygulayabilirsiniz.
    İşe öncelikle yaprak almakla başlamalısınız. Alacağınız yapraklar küçük, damarları ve kendisi ince olmalıdır. Yaprağın arası çok ayrık olmamalı. İri damarlı yaprakları almaktan kaçının.
    İlk olarak 1,5 litre suyu kaynatarak içine 4-5 çorba kaşığı tuz atarak eritin. Tuz oranının istendiği kadar olduğunu anlamak için yumurta koyarak bakılıyor, eğer yumurta suyun yüzünde kalıyorsa tuz oranı istenen kıvama gelmiş kabul ediliyor. Ama ben bu yöntemi uygulamıyorum.
    Kaynattığınız ve tuz eklediğiniz bu suyun soğuması gerekiyor. En çabuk soğuyacağı yere kaldırın. Aldığınız yaprakları yukardaki gibi üstüste gelecek şekilde dizin.
    Bu yapraklardan 8-10 tane alarak (parlak kısımları içte kalacak şekilde) saplarının olduğu kısma fotoğraftaki gibi yaklaşık 1 tepeleme çay kaşığı kadar tuz koyun ve yaprağınızı sarın.
    Tuzlayarak sardığınız yaprakları, fotoğraftaki gibi, bidona düzgün şekilde dizin. Arada bir bastırarak aralarda boşluk kalmasını engelleyin.Tüm yaprakları sararak bastıktan sonra son olarak tamamen soğuduğuna emin olduğunuz tuzlu suyunuzu yavaş yavaş ekleyin.
    Yapraklar suyu ekledikten sonra inecektir. Sığmayan yapraklarınız varsa oluşan bu boşluğu tekrar doldurabilirsiniz. Ayrıca kapağı kapamadan evvel ince uzun bir bıçak veya benzeri bir şeyi kullanarak yandan (içine sokarak) havasını alın.
    Sarmayı yapacağınız zaman ihtiyacınız kadar yaprağı kaynamış suda biraz bekleterek tuzundan arındırmış olacaksınız.
    AFİYET OLSUN.
    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

    Sayfamızı Beğenmenizle
    Mutluluk Duyarız